Kalamarlardan İlham Alan Yenilikçi Mikrojet Sistemi
Massachusetts Institute of Technology (MIT) ve Novo Nordisk’in ortaklaşa yürüttüğü araştırma, iğnesiz bir alternatif olarak geliştirilen mikrojet sisteminin mevcut enjeksiyon yöntemlerine etkin bir rakip olduğunu ortaya koydu. Nature dergisinde yayımlanan çalışmada, cephalopod canlılarından ilham alınarak geliştirilen bu teknoloji, doğal jet itiş mekanizmasından esinleniyor.
Mikrojet Sisteminin Avantajları
Geleneksel iğneli ilaç uygulamalarının beraberinde getirdiği zorlukları ortadan kaldırmayı hedefleyen bu sistem, insülin ve RNA gibi makromolekülleri yüksek basınçlı jetlerle gastrointestinal dokuya taşıyarak hastaların tedaviye uyumunu artırmayı ve ilaç emilimini iyileştirmeyi amaçlıyor. Bu sayede tıbbi eğitim gereksinimi, iğne yaralanması riski ve atık yönetimi gibi sorunlar minimize ediliyor.
Farklı Model ve Optimizasyon
Araştırmacılar, mikrojet sisteminin gastrointestinal dokulara ilaç iletecek şekilde optimize edilmesi için dört farklı cihaz modeli geliştirdi. Bu modeller, otonom ve endoskopik rehberlik için uygun olarak tasarlandı. Radyal modeller tübüler yapılar için optimize edilirken, aksiyal modeller geniş alanlara yönelik olarak geliştirildi.
Yüksek Biyoyararlanım ve Güvenilirlik
Yapılan testler sonucunda mikrojet cihazlarının gastrointestinal dokuda biyoyararlanımı önemli ölçüde artırdığı görüldü. Ayrıca cihazların güvenlik testlerinde doku hasarı oluşturmadığı ve terapötik ajanları hedef dokuya etkili bir şekilde ilettiği doğrulandı.
Gelecekteki Uygulamalar
Araştırmacılar, bu yenilikçi mikrojet sisteminin subkutan enjeksiyonlarla kıyaslanabilir biyoyararlanım seviyelerine ulaştığını ve gastrointestinal dokuda güvenle kullanılabileceğini belirtiyor. Bu teknolojinin ilaç ve aşı uygulamalarında devrim yaratabileceği düşünülüyor.